Hayat pahalılığı azalıyor mu? Hangi enflasyon oranı gerçeği yansıtıyor? Yalçın Karatepe yorumladı
07.11.2019

Bu hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre tüketici fiyat enflasyonu (TÜFE) ekim ayında bir önceki aya göre %2, geçen yılın aynı ayına göre %8,55, 2019 yılı başından beri de %10,59, ve 12 aylık ortalamalara göre %16,81 oranında artmış. Gördüğünüz gibi dört farklı orandan bahsediliyor.

Visiontv.az`ın euronews`a atfen yaptığı habere göre, Öncelikle ekim ayında bir önceki aya göre gerçekleşen %2’lik enflasyon oranının oldukça yüksek olduğunu vurgulamak isterim. Türkiye’de bir ayda maruz kaldığımız bu oran pek çok ülkede yıllık bazda dahi görülmüyor. Örneğin Japonya’nın enflasyon oranı yıllık %1 kadardır. Bizim ekim ayında gördüğümüz oranın yarısı kadar. Almanya’da ise yıllık bazda %1,2 seviyesinde. Şimdi biz tekrar Türkiye’deki sayılara dönelim.

Yukarıda bahsettiğim Türkiye’nin enflasyon verilerini duymuşsunuzdur. Zaten duymamanız da mümkün değil! Veriler açıklandıktan sonra basılan gazete başlıklarına baktığınızda enflasyonun “hızla düşmekte” olduğuna dair haberler görürsünüz. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da twitter hesabından yaptığı paylaşımda %8,55’lik orana atıfta bulundu ve enflasyonda yakaladıkları “başarıdan” bahsetti.

Peki, gerçek nedir? Bu kadar farklı enflasyon oranları ortalıkta dolaşırken biz hangisine bakıp Türkiye’de halkın maruz kaldığı hayat pahalılığının artış hızını tespit etmeliyiz?

Bu sorunun yanıtı kim olduğunuza ve ne yaptığınıza bağlı olarak değişir. Ortalama vatandaş kendi yaşam maliyetlerindeki değişimlere bakar ve buna göre bir değerlendirme yapar. Bu doğrudur. Çünkü onların karşılaştıkları enflasyon harcamalarında önemli yer tutan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimde rahatlıkla görülür. Ücretli çalışan, gelirinin önemli bir kısmını beslenme, enerji, konut, ulaşım gibi yerlere harcayanlar açısından hayat pahalılığı hızla artmaya devam etmektedir. Alış veriş sepetlerinin maliyetlerinin aydan aya nasıl değiştiğini birinci elden görmekte ve hissetmektedirler.

Biz iktisatçıların ağırlıklı olarak atıfta bulunduğu enflasyon oranı ise 12 aylık ortalamalara göre hesaplanan orandır. Çünkü enflasyona maruz kalanlar sadece iki tarih arasında bir defa bu fiyat değişimlerine maruz kalmıyorlar. Örneğin siz bir geçen yıl ekim ayında bir ürünü alıp bir de bu yılın aynı ayında o üründen almıyorsunuz. O iki tarih arasına düşen dönemlerde de o üründen alıyorsunuz. Dolayısıyla sizin bütçenizi bu dönem içinde nasıl etkilendiğini görmek için 12 aylık dönemde maruz kaldığınız tüm fiyat değişimlerinin ortalamasına bakmak gerekir. Yıldan yıla yapılan karşılaştırmalar bu nedenle gerçek durumu göstermez. TÜİK bu oranı da açıklıyor. Ekim 2019 itibariyle 12 aylık ortalamalara göre TÜFE %16,81 olarak gerçekleşmiştir. Şimdi bu oranı ekim 2018-ekim 2019 dönemi için açıklanan “bir önceki yılın aynı ayına göre” enflasyon verisi olan %8,55 ile karşılaştıralım. Gördüğünüz gibi bir yıllık süre içerisinde maruz kalmış olduğunuz ortalama tüketici enflasyonu, dönem başı dönem sonu fiyat farklarına göre hesaplanan enflasyon oranının yaklaşık iki katı kadardır. Ama buna rağmen manşete taşınan oran %8,55’tir! Çünkü bu rakamı manşete taşımak algı yönetimi açısından önemlidir. Siyasetçiler olgulardan ziyade algılarla ilgilendikleri için işlerine gelen oranı işlerine geldiği gibi kullanırlar. Bunun böyle olduğunu açıklanan başka bir enflasyon oranının siyasetçiler tarafından nasıl kullanıldığını göstererek ortaya koyalım.

TÜİK sadece tüketici enflasyonunu hesaplamıyor. Aynı zamanda üretici fiyatlarındaki değişimleri de takip ediyor ve bunu “Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE)” olarak açıklıyor.

Ekim ayı sonu itibariyle Yİ-ÜFE bir önceki aya göre %0,17, bir önceki yılın aynı ayına göre %1,70, yılbaşından beri %6,71 ve 12 aylık ortalamalara göre %22,58 oranında artış göstermiştir. Gördüğünüz gibi Yİ-ÜFE için de dört farklı oran hesaplanmaktadır. Bakan Albayrak yukarıda bahsettiğim tweetinde üretici fiyatlarına da atıfta bulunmuş ve “yıllık bazda” %1,70 oranında arttığını ve bunun büyük bir başarı olduğunu söylemiştir. Aslında TÜFE ve Yİ-ÜFE’de atıfta bulunduğu oranlara baktığımız zaman Bakan Albayrak’ın tutarlı olduğunu ikisinde de “bir önceki yılın aynı ayına göre” hesaplanan oranları kullandığını görürüz.

Sayın Bakan söylemde tutarlı olmasına tutarlı da, konu eyleme gelince durumun farklılaştığını görüyoruz. Nasıl mı? Gelin birlikte bakalım. Çok sayıda orandan bahsettiğimiz için karşılaştırmayı kolaylaştırmak açısından bunları bir tabloda toplayalım.