'27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi' nasıl oldu? Darbeye giden süreçte neler yaşandı?
27.05.2020

Modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihindeki ilk darbe olan ve gerçekleştiği günün tarihi ile anılan '27 Mayıs Askeri Müdahalesi' veya '27 Mayıs İhtilali' 1960 yılında yaşandı.

Emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşmemiş olan darbe düşük rütbeli subaylardan oluşan 37 kişilik bir grubun planlaması ile sabah erken saatlerde uygulandı.

Darbeye hazırlık olarak kritik noktalara kendine bağlı askerleri yerleştiren bu grup, hızlı bir şekilde üst komuta kademesini etkisiz hale getirdi ve ardından Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Demokrat Parti (DP) lideri Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere devlet ve hükümet yetkililerini tutukladı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa ve Kore gazisi Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı.

Bu tutuklamaların yanı sıra 235 general ve 3 bin 500 subay emekli edildi. 147 öğretim görevlisinin işine son verildi ve 520 hakim ve yargıç görevden alındı.

Bu 37 subayın oluşturduğu Milli Birlik Komitesi (MBK) ülke yönetimine geçti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ile anayasa feshedildi.

MBK açıklamasında "Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" ileri sürüldü ve ana gerekçe olarak bu gösterildi.

1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti dönemi çeşitli ekonomik ve siyasi çalkantılarla geçti. İki kez develüasyon yaşayan ülkede Başbakan Adnan Menderes'in orduyu kışkırtan bazı açıklamaları olduğundan da bahsedilir. Ancak Menderes bu iddiaları hep yalanladı.

Örneğin "Ben bu orduyu yedek subaylarla da yönetirim" dediği iddiası MBK tarafından darbenin meşrulaştırılması için sıkça kullanıldı.

Cunta yönetiminin darbeyi meşru gösterme gerekçeleri arasında Menderes hükûmetinin uygulamaları, çıkarılan yasalar ve laiklik ilkesine aykırı adımlar vardı. Subaylar DP hükümetinin rejimi tehdit ettiğini düşünüyordu.

Menderes'in bir parti meclis grubu konuşmasında vekillere "Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz" demesi açık tehdit olarak sayıldı ve DP anayasa ihlallerinde bulunmakla suçlandı.

1957 seçimleri de son derece sert bir atmosferde geçti. DP seçimler öncesinde yasal düzenlemeler yaparak, muhalefetin seçimlere bir cephe halinde girmesini engelledi.

Seçiler sırasında da usul ve işlemlere ilişkin ülkenin çeşitli noktalarında kavgalar ve bazı skandallar yaşandı.

Örneğin Gaziantep'te radyo ve gazeteler CHP'nin zafer kazandığını duyurdu ancak daha sonra 'köyden geldiği' söylenen oylar ile seçimi DP'nin kazandığı açıklandı. CHP duruma itirazı etti ve oylar yeniden sayım için Gaziantep Adliye binasına getirildi. Ne var ki, burada da yangın çıktı ve adliye ile birlikte oy pusulaları da yandı. Bu olaya ilişkin haberlere de yayın yasağı getirildi.

1957 seçimlerinde CHP'nin -daha önce yüzde 35 olan- oy oranının seçim sırasında yaşanan tartışmalı hadiselere rağmen yüzde 41'e çıkmış olmasının da cuntayı planlayan subayları motive ettiği düşünülüyor.

DP ise yüzde 57 olan oy oranında kayıp yaşayarak yüzde 47'ye düşmüştü. DP ile CHP oy oranları arasındaki fark çok az olmasına rağmen yürürlükteki 'çoğunluk esasına dayalı seçim sistemi' sayesinde DP 424 milletvekili ile meclise girerken CHP yalnızca 178 sandalye sahibi olabilmişti.

Seçime birlikte girmek isteyen ancak bunu yapmalarına engel olunan muhalif partilerinin toplam oy oranı DP'den daha yüksek olduğu için darbeci askerlerin gözünde DP iktidarı bir azınlık hükümetiydi.

1959'un Nisan ayında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Batı Anadolu illerini kapsayan bir geziye çıktı. CHP'liler bu geziyi "Büyük Taarruz" diye isimlendirdi. Ancak daha ilk durağı olan Uşak'ta İnönü taşlı saldırıya uğradı ve başından yaralandı.

İçişleri Bakanının da emriyle Uşak Valisi İnönü'nün gezisini engelledi. İnönü daha sonra gezi dönüşünde de Topkapı'da bir trafik memuru tarafından durdurulduğu sırada orada bulunan halkın saldırısına uğradı. Polisin müdahale etmediği olaya askerlerin müdahale ederek İnönü'nün zor kurtarıldığı aktarıldı.

Çeşitli anılarda aktarılanlara göre de İnönü'nün fiziken saldırılara uğraması darbeci subayların adım atmasında etkili oldu.

Mİlliyet Gazetesi arşiv

'Besleme basın' tabiri ilk olarak DP döneminde kullanıldı. O dönem basını kısıtlayıcı pek çok düzenleme yapıldı ancak özellikle 1956 yılında çıkarılan iki yasa hepsinden daha fazla etkili oldu.

Bu yasalardan biri “Yayın Yoluyla ve Radyo ile İşlenen Suçlar Kanunu”na eklenen yeni maddelerdi. Aralarında en çarpıcı olan şu maddeydi:

"Kötü niyetle veya özel maksada dayanan yayında bulunmak veya devletin veya hükü­metin dışarıdaki itibar veya nüfuzunu kıracak şekilde asılsız, mübalâğalı veya özel maksada dayanan haberlerin dışarıda yayınlanmasına sebeb olmak…"

İkincisi de basın kanununda yapılan değişiklikler oldu. Örneğin bu değişikliklerden biri "gizli yapılan toplantılardaki görüşmelerin veya alınan karar­ların yazılmasının yasaklanması” idi. Bu madde ile gizli komisyon toplantılarındaki görüşmelerin basına sızdırılmasının önüne geçilmek istendi.

Bir başka değişiklikte de "Memleket ahlâkını, aile düzenini bozacak şekilde heyecan uyandıracak tafsilât vermek" suç sayıldı ve gazeteci sanıkların basın yoluyla işlenen suçlarda tutuksuz yargılanmasını sağlayan madde çıkarıldı.

Geniş şekilde yorumlanabilecek bu yasalar nedeniyle sansür ve otosansür hiç olmadığı kadar arttı. Bazı gazeteler sansür nedeni ile protesto için boş beyaz sayfalarla çıkartıldı.

Menderes'in ülkede yaşanan huzursuzluk ortamından CHP'yi sorumlu tutan açıklamalar yapmış olması, basın üzerinde sansür ve baskı araçları kullanmasının darbe sürecini hızlandıran adımlar olduğu aktarılıyor.

MBK lideri Cemal Gürsel'in "Demokrat Parti'nin memlekete yaptığı en büyük kötülüklerden biri orduyu ihtilale zorlaması olmuştur." şeklinde bir açıklaması bulunuyor.

Darbeden bir ay önce 27 Nisan günü Tahkikat Komisyonu'nu eleştiren İnönü'ye on iki oturum TBMM toplantılara katılmama cezası verildi ve o gün kararı protesto eden CHP vekilleri Meclis'ten polis zoruyla çıkarıldı.

Tahkikat Komisyonu ise DP tarafından Nisan 1960'ta kurulan 15 üyeli bir Meclis komisyonuydu ve görevi muhalefet ve basının faaliyetlerinin tahkik edilmesiydi. Komisyon üyelerinin tamamı DP vekiliydi.

Akşam Gazetesi Arşiv

Visiontv.az